2009 yılında hayatımıza giren kripto paralar, kısaca fiziki olarak dolaşımda olmayan, dijital para olarak işlem gören paralar olarak tanımlanabilir. Bir varlığın para olarak kabul edilmesi için en belirgin özelliği genel kabul görmüş olmasıdır. Paranın fonksiyonlarına baktığımızda ise değişim aracı olması, değer ölçüsü olması, yatırım ve tasarruf aracı olması ve ekonomi politikası aracı olmasıdır.
Geçtiğimiz 11 yılda internette birçok kripto para (bunlardan başlıcaları Bitcoin, Ripple, Litecoin, Ethereum, Stellar ve Dash) işlem görmektedir ve kripto paraların kullanıcıları giderek artmaktadır. Günlük hayatta birçok işletme online hizmetlerinde kripto paraları para birimi olarak kabul etmektedir. Bitcoin’in en yüksek değere sahip kripto para olduğu görülmektedir. Piyasaya çıktığı ilk dönemde 1 Amerikan Dolar’ından daha düşük bir fiyata işlem gören Bitcoin 2020 yılının Ağustos ayı ortası itibariyle 11.800 Amerikan Doları’na işlem görmektedir. 2017 yılının sonlarında 20 bin Amerikan dolarına yaklaşan Bitcoin’in değeri zaman içinde düşüşe geçmiş, ancak bu kripto paraya olan ilgi asla sıfırlanmamıştır. Aksine gün içinde gerçekleştirilen kripto para işlemlerinin miktarında sürekli olarak bir artış yaşanmaktadır. Arz ve talep miktarına bağlı olarak da fiyatında inişler çıkışlar olmaktadır. 2018 yılından itibaren New York, Chicago ve Londra borsalarında vadeli işlem kontratları işlem görmeye başlanmıştır. Görüldüğü üzere kripto paraların giderek insanlar tarafından daha çok genel kabul gördüğünü, değişim aracı olarak kullanıldığını, yatırım aracı olarak kullanıldığını kolaylıkla söyleyebiliriz.
Ancak bilinmesi gereken kripto paraların resmi bir para birimi olmadığıdır. Karşısında resmi bir merkez bankası olmamasıdır. Dünyada tüm para birimleri ilgili ülkelerin Merkez Banka’ları tarafından fiziki olarak basılmakta ve birçok ülkenin para birimi serbest piyasada işlem görmektedir. Kripto paralar bu tarz bir para birimi değildir. Merkez Bankaları, kendi ülkelerinde para tedavüle çıkarırken birçok ekonomik faktörü gözeterek karar almaktadır ve paranın fonksiyonlarından biri olan ekonomi politikası aracı olarak kullanılmasıyla para arzını ayarlamaktadır. Paranın fazla olması enflasyona, az olması da durgunluğa yol açacağı için merkez bankalarının politikaları ülke ekonomilerine yön verir niteliktedir ve önemlidir. Amerikan Doları bilindiği gibi dünyanın rezerv para birimidir. Amerika da Bretton Woods anlaşması ile doların altına dönüştürülmesi ve diğer üye ülkelerinin paralarını dolara endekslemeleri ile rezerv para birimi olma özelliğini kazanmış ancak sistemin çökmesine rağmen halen rezerv para birimi olma özelliğini yitirmemiştir. Amerika Merkez Bankası (FED) istediği kadar parayı basıp, dünyanın her yerinde bu para birimine olan itibarı sağlamlaştırmıştır. Neredeyse dünyadaki ticaretin çok büyük bir kısmı Amerikan Doları ile yapılmaktadır. Amerikan Doları’nın arkasındaki güç ABD Merkez Bankasıdır, muhatap FED’dir. Gelecekte faiz artırma ve indirme beklentisi tüm dünya vatandaşlarının merakla izlediği bir durumdur. Çünkü her ülkenin para birimi özellikle gelişmekte olan ülke para birimleri FED’in atacağı adımlardan şiddetle etkilenmektedir. Ancak giderek FED in karşılıksız para basması dünyaya enflasyon yaydığı için çok fazla tepkiye konu olan bir durumdur.
Kripto paralar, özellikle Bitcoin acaba gelecekte yeni rezerv para birimi olarak doların yerini alacak mıdır? Bu soru herkes için düşündürücü niteliktedir. Ancak önemli bir konu kripto paraların arkasında resmi bir kurumun olmamasıdır. Karşılığı ne altına ne de başka bir para birimine bağlı değildir. Bu da herkes açısından çok büyük bir risk teşkil etmektedir. Karşılığında bir mal veya hizmet olmayan sanal dijital bir paradır. Bu sebeple de Bitcoin ve diğer kripto para yatırımcıları açısından çok büyük bir risk içermektedir. Ağustos 2020 itibariyle bir Bitcoin’in değeri 87.556 TL iken yarın bu miktarın sıfıra kadar düşmesi durumunda karşısında muhatap bulacağınız bir kurum bulunmamaktadır. Diyelim ki bu sistem tüm dünyada yaygınlaştırıldı ve alışverişlerde yaygın olarak kullanılmakta, peki ulusal para birimleri bu durumda sistemin neresinde olacaktır? Ülkenin ekonomik tarafında büyüme ve enflasyon gibi önemli para politikası kararları alınırken neye bakılması gerekecek? Bunun günümüz ekonomileri açısından ne kadar geçerliliği olabilecek?
Acaba önümüzdeki yıllarda Merkez Banka’ları tarafından yıllarca çok önemli bir hedef olan enflasyon kavramı aslında o kadar da gözümüzde büyütülecek bir kavram olmadığı mı lanse edilecek ve Amerikan dolarının yerini alacak küresel bir rezerv para birimi haline mi getirilecek?
Sevgiyle kalın…
Dr. Bekir Tamer Gökalp